Wednesday 5 September 2012

Yataklı Tren

Bir kaç yıl önce, hala üniversitede öğrenci olduğum dönemlerde, bir yaz tatilinin sonlarına doğru "hadi çantanı hazırla - bu gece yola çıkıyoruz!" dedi ebeveyinlerim. Bam diye. Açıklama yapmaksızın. O kadar ki, nereye gideceğimize dair bile bilgi vermediler... Şu kadarını söylemek istiyorum; o çantayı toplamak baya zor oldu!

Ben o akşam ilk kez yataklı trene bindim... Ve hayatım boyunca en değerli tuttuğum anılardan bir böylece başlamış oldu. Ankara - İzmir arası giden Mavi Tren, bir yataklı tren yolculuğundan bekleyebileceğim her türlü beklentimi karşılamakla kalmadı yalnızca - beni tren yolculuklarına hayran bıraktı. Ki Harry Potter sever her bünyenin hak vereceğini düşündüğüm üzere, bu oldukça iddialı bir açıklama. Daha sonra Romanya'da sık sık bindim ülke içi gezimin bir parçası olarak trenlere. Bir keresinde, gecenin bir yarısı Cluj - Bükreş yolculuğumda, küçücük kompartmanımı önce 2 askeri öğrenci ile, ardından da 7 izbandut gibi uzakdoğu dövüş turnuvasından dönen ödüllü tiple paylaşmıştım. Oldukça enteresan anılardı - ayrıntılar için bakınız: http://romanyada3ay.blogspot.com/. En son ise, spontan gelişen bir Ankara - Eskişehir kaçamağında bindim bu kez de "hızlı tren"e. Ki o macera da başlı başına bir efsanedir - ama şimdi anlatmanın ne yeri, ne de zamanı.   

Sonuçta ben tren yolculuklarına bayılıyorum. Öyle ki, en büyük hayallerimin bir çoğu, öyle ya da böyle, bir noktada tren yolculuğu içermekte. Dolayısıyla, doğal olarak, Hande ve Deniz İzmir'e gidecekleri zaman onlara tren fikrini sundum. Çünkü enfes bir fikir bence. Onların da hoşuna gitmiş olsa gerek ki, yıllar sonra bu kez de onlar Mavi Tren'e binerek İzmir'e doğru yola çıktılar. Umarım onlar da, en az benim kadar, memnun kalırlar. 


Özendim, evet.

No comments:

Post a Comment