Saturday 17 November 2012

hayatta kalmak...

Bugün ölmeyişimin 1.yıldönümü. 

Böyle söylendiğinde bir tek benim kulağıma normal geliyor olabilir mi bu?

Ben bir yıl önce bugün ölmedim. 

Aslında ben bugüne kadar hiç ölmedim,
dolayısı ile aslında bugünü diğerlerinden o kadar da farklı kılan pek bir şey yok...
Tek bir ayrıntı dışında: 
Ben 1 yıl önce bugün gerçekten de ölebilirdim.

Öyleyse konu aslında hayatta kalmak değil de, 
hayatını kaybetmeye ne kadar yaklaştığın mı aslında?

Hayatını kaybetme riskini alenen yaşamamış biri için, 
"hayatta kaldım" demek bu durumda daha mı değersiz hale geliyor?

Ölümlülüğün bilincinde olmak ile onun farkında olmak arasındaki fark, 
ancak birine sahipken diğerine sahip olmayanlar tarafından hissedilen bir fark mı acaba diye düşünüyorum bazen.


Thursday 8 November 2012

yine erdal beşikçioğlu, yine hayranlık

Her seferinde aynı şeyi söylüyorum...Mojo'yu izledikten sonra söylemiştim, Bir Delinin Hatıra Defteri'ni izledikten sonra da söyledim - şimdi yine, bu kez de Hayvan Çiftliği'nden sonra söylüyorum: 

Bu adam, benim beynimin içinde havayi fişek gösterilerine sebep oluyor! Başım dönüyor, tüylerim diken diken oluyor, nefesim hızlanıyor... Tıkandığının, ancak sızarak aktığının farkında bile olmadığım yaratıcılık damarlarımın çağlamasına, fışkırmasına sebep oluyor. Ve her seferinde, daha sonra hayalkırıklığına uğramamak adına, beklentimi alçak tutmak için nafile bir uğraş harcamama, ama yine de istemsiz olarak yüksek beklentiler içine girmeme ve yine de ayaklarımın yerden kesilmesine neden oluyor... Neden?! 




Çünkü o gerçekten muhteşem işler yapıyor.