Bu akşam benim için bir şeyler değişti.
Disney'e bakış açım değişti... Ve hepsi Yonca'nın suçu. Bana Brave'i izletti.
Neredeyse 30'una yaklaşmış bir insan olarak kalp spazımları, soğuk terlemeler, dehşet ve kine benzer bir his ile izledim bu çizgi filmi. Bir kere, her şeyden önce belirtilmesi gereken bir gerçek var: Brave çizgi filmi, alenen bir aile dramı... Konu kesinlikle çekilecek çilesi bir türlü bitmek bilmez olan bir annenin trajik hayatı ve bu hayata karşı sergilemeye çalıştığı cesur duruşu... Eski arkadaşları ile içip içip doldurulmuş bir ayı ile masucuktan dövüşmekten, bir ayıya dönüşen karısı ile akıllara zarar derecede korkunç kızının iki gündür eve uğramadığından da, 3 adet küçük oğlunun birer küçük ayıya dönüştüğünden de bihaber olan iyi niyetli, ancak anlaşıldığı üzere yarı beyinsiz bir kral ile evli olan bu kraliçenin bir de fevriliği ve bencilliği ile tüm ailesini ve hatta ülkesini felaketlere sürüklemenin eşiğinde, şımarık, Merida isimli bir kızı vardır - ki kendisinden TİKSİNDİM!!! Kuvvetli bir duygu, biliyorum, ama en derinlerimde, iliklerimin içinde hissettim Merida'ya karşı bu dehşet verici hissi.
Tavsiye etmiyorum. İlk kez bir Disney çizgi filmini tavsiye etmiyorum!
Gerçi onun dışında çok güzel, keyifli bir akşamdı...
Tatlı kırmızı şarap ve yemişler eşliğinde sohbet ederken yıl dönümleri için (http://zalpaslan.blogspot.com/2013/09/yonca-ve-ekinin-1-yl-donumu.html) hazırladığım dilek kavanozuna atılan dilekleri de okuduk.